Yaşam boyu bel ağrısı hemen hemen herkesin tecrübe ettiği yani çok sık görülen ve ciddi oranlarda iş gücü kaybına ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olabilen bir problemdir. Bel ağrısının cok sık gözden kaçan ve siyatik gibi sinir ağrılarını da tetikleyebilen episakral lipomlar genellikle sakroiliak bölgede görülen küçük, hassas, tümör benzeri nodüllerdir. Yaşam boyu bel ağrısı hemen hemen herkesin tecrübe ettiği yani çok sık görülen ve ciddi oranlarda iş gücü kaybına ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olabilen bir problemdir. Bel ağrısının cok sık gözden kaçan ve siyatik gibi sinir ağrılarını da tetikleyebilen episakral lipomlar genellikle sakroiliak bölgede görülen küçük, hassas, tümör benzeri nodüllerdir.
Torakodorsal fasyadaki yırtık sonucu fıtıklaşan subfasiyal yağ dokusudur ve akut ve kronik bel ağrısının önemli nedenlerinden biridir. Copeman ve Ackerman, 1944’te bu nodüllerin “lomber lateral herniasyon” olduğunu öne sürdüler. Daha sonra bu nodüller, klinik kullanımda “Copeman nodülleri (CN)” (sırt faresi) olarak adlandırıldı. CN genel popülasyonda yaygın olarak görülürler ve genellikle asemptomatiktirler.
CN kaynaklanan ağrı kalça ve bacağa yayılım gösterebilir. CN’nin diğer bel ağrısı nedenleri ile birlikte bulunabileceği akılda tutulmalı; muayene ve görüntülemeler ile birlikte değerlendirilmelidir. CN varlığı, özellikle hafif bel fıtığı başlangıcı olan kişilerde tetiklediği ağrı yolağı nedeni ile önemli ağrıya neden olabilmektedir. CN ler superior iliak omurganın yakınında karakteristik bir yerde bulunan yuvarlak veya oval, hareketli subkutan ellle tutulur, sert nodüllerdir.
Çalışmalarda romatoloji kliniğine başvuran hastalarda sık görüldüğü saptanmıştır. Nodülleri tespit etmenin en iyi yöntemi palpasyondur. Nodüllere bası, siyatik sinirde herhangi bir zorlanma veya lomber faset ve sakroiliak eklemde hareket olmaksızın siyatik veya radiküler tipte ağrıya neden olabilir veya bunu artırabilir. CN tedavisi sıcak uygulama, masaj, kuru iğneleme, lokal anestezik + steroid kombinasyonu ile enjeksiyon gibi farklı tedavi modalitelerini içermektedir. Bu tedavilerin dışında hastalarda lomber bölgenin biyomekanik özelliklerinin değişmiş olabileceği düşünülmeli ve hastalarda karın kaslarının güçlendirilmesi ile lomber lordozun düzeltilmesi tedavide önemlidir. Enjeksiyona yanıt vermeyen hastalarda bu nodüller ameliyathane koşullarında lokal anestezi ile eksize edilmelidir.
Çok kolay tedavi edilebilen bu durum nedeniyle hastalar uzun süre ağrı çekip, gereksiz testlere ve müdahalelere tabi kalmış olabilir.