Hidrosefali Rahatsızlığı Nedir?
Hidrosefali, beyin omurilik sıvısının miktar ve basıncının artışı ile oluşan bir hastalıktır. Anne karnında bulunan ve yenidoğan bebekler de dahil olmak üzere her yaşta görülebilen hidrosefali, sıvı birikiminin beyin üzerinde baskı yapması nedeniyle fazlaca sayıda soruna niçin olabilmektedir. Beyinde gelişen hasarlar çocuk ve yetişkinlerde birtakım zihinsel ve fiziksel mesele ortaya çıkarmaktadır.
Hidrosefali Neden Olur?
Hidrosefali, doğuştan ve sonradan fazlaca değişik faktörlere bağlı olarak gelişmektedir. Bu anlamda; kafa içi kanamalar, travmalar, menenjit, nüzul, kan pıhtıları, merkezi sinir sistemi enfeksiyonu ve beyin tümörlerine bağlı gelişebildiği gibi doğumsal nedenlerle de karşımıza çıkabilmektedir.Yetişkinler ve çocuklarda gelişen hidrosefali çoğu zaman kafa yaralanmaları ve travmalar ile çeşitli hastalıklara bağlıdır. İleri yaşta kişilerde ise bu yaralanmaların yanı sıra enfeksiyonlarla da ilişkilidir. Çoğu vakada kesin sebebi belirlenememekle birlikte ileri yaşta hidrosefalide diyabet ve kalp/damar hastalıklarının da tesiri olduğu düşünülmektedir.Prematüre doğan bebeklerde görülen hidrosefali, omurilik sıvısının akışını etkileyen beyin problemleri sebebiyle gelişmektedir. Doğuştan gelişen hidrosefalinin nedeni tam olarak bilinememektedir. Bununla birlikte bilhassa gen mutasyonları ve Dandy Walker gibi nadir bulunan genetik bozukluklar hidrosefalinin sebebi olabilmektedir.
Hidrosefali Belirtileri Nelerdir?
Hidrosefalinin emareleri hastalığın tipine ve hastaların yaşına nazaran değişim göstermektedir. Genel olarak; yeni doğmuş ve bebeklik döneminde başın büyümesi ile kendini yayınlayan hidrosefali erişkinlerde ise baş ağrısı ve kusma gibi belirtilerle karakteristiktir.Bebeklerde görülen diğer emareler şunlardır:
- Başın büyümesi,
- Saç derisinden görülebilen ince damarlar,
- Bulantı ve kusma,
- Özellikle ayaklarda görülen kas spazmları,
- Bıngıldakta oluşan şişlikler.
- Çocuklar ve yetişkinlerde ise şu belirtiler görülmektedir:
- Baş ve boyun ağrısı,
- Mide bulantısı ve kusma,
- Sürekli uyuma isteği,
- Görme kaybı,
- Çift ya da bulanık görme,
- Yürürken zorlanma,
- Zihinsel problemler.
İleri yaşta bireylerde görülen hidrosefalide bu emarelere ek olarak aniden düşme, bellek sorunları ve idrar tutamama şeklinde semptomlar da yaygın olarak görülmektedir.Bu belirtiler sabit durulduğunda yahut beyin sıvısının boşalmasına engel olan yatay pozisyonda daha bariz hale gelebilmektedir. Özellikle uykudan kalkılan sabah saatlerinde ve gün içinde otururken baş ağrısı artabilmekte ve kronik bir hal alabilmektedir.
Hidrosefali Tedavi Yöntemleri Nedir?
Günümüzde hidrosefali hastalığının ilaç kullanarak tedavi edilmesi mümkün değildir. Bu hastalığın ciddi sonuçlar doğurmaması için tanının arkasından derhal cerrahi operasyonla tedavi edilmesi gerekmektedir.Hidrosefali tedavisinde 1960’lı senelerden beri en yaygın kullanılan yöntem şant ismi verilen, beyin omurilik sıvısını beyinden alıp karın boşluğuna (ara sıra diğer boşluklar da kullanılabilir) devamlı boşaltan ve cilt altına yerleştirilen ince bir tüptür. Genel anestezi altında gerçekleştirilen bu klasik operasyonda şant tüpünün bir ucu beyne takılırken diğer ucu ise sıvıyı beyinden uzaklaştıracak göğüs bölgesine ya da karın boşluğuna yerleştirilmektedir.Klasik şant ameliyatı etken bir tedavi olmasına karşın tıkanma, enfeksiyon, azca ya da fazla beyin omurilik sıvısı boşalımı ve hastanın ömür boyu şanta bağımlı olması gibi sorunlar içermektedir. Bu anlamda, şantın düzenli olarak test edilmesi gerekmektedir. Bazı hastalarda bu problemler sebebiyle tekrarlayan ameliyatlar lüzumlu olabilmektedir.
Hidrosefalide Endoskopik Yöntem (EVT)
Bazı dezavantajlara sahip olan şant ameliyatına alternatif olan ve 1990’lı yılların başından itibaren kullanılan bu yöntem, günümüzde sıklıkla tercih edilen hidrosefali tedavi yöntemidir. Endoskopik üçüncü ventrikülostomi yahut aquoduktoplasti olarak da bilinen bu yöntem şant bulunmaksızın beyin omurilik sıvısının dolaşım yollarındaki tıkanıklığın açılması (aquoduktoplasti) veya yeni yol açılması (ventrikülostomi) yöntemidir.Operasyon, 1-2 santimetre uzunluğundaki bir cilt kesisi açılarak yapılmaktadır. Kafatasına oluşturulan 8 mm genişliğindeki bir delikten endoskop (ışıklı kamera) ile üçüncü karıncığa ulaşılmaktadır. Bu karıncığın alt kısmı beyincik ve omurilik sıvısının dolaşım kanallarından birini oluşturmaktadır. Bu bölgenin tıkanması beyin veya omurilik sıvısının akışkanlığını engelleyerek sıvının burada toplanmasına niçin olmaktadır. Endoskopik metot tıkanıklığın açılarak veya yeni bir yol oluşturularak biriken sıvının akıtılmasını sağlamaktadır.Şant ameliyatına bakılırsa fazlaca daha avantajlı olan EVT yönteminin de bazı riskleri bulunmaktadır. Nadiren de olsa ameliyatla oluşturulan ve sıvının boşalmasını elde eden belginlik kapanabilmekte, birtakım hastalarda enfeksiyon, kanama ve yüksek ateş görülebilmektedir.Endoskopik ameliyat yaklaşık 30 dakika kadar sürmektedir. Hastalar, ameliyattan sonrasında 1-2 gün hastanede kaldıktan sonra taburcu edilmektedir.
Hidrosefalide Endoskopik Yöntem Kimlere Uygulanabilir?
Endoskopik yöntem yalnızca bazı hidrosefali olaylarında uygulanabilmektedir. Beyin ve omurilik sıvısının akışını etkileyecek bir tıkanıklığı bulunmayan hastalar ve genel hatlarıyla 1 yaş altındaki bebeklerde bu yöntem tercih edilmemektedir. Özellikle 6 aydan küçük bebeklerde ameliyat sonrası komplikasyon görülme riski yetişkinlere nazaran çok yüksektir.Bu yöntem daha ilkin şant ameliyatı geçiren, şantta mesele bulunan ve yine ameliyat gerektiren hastalarda da uygulanabilmektedir; bu anlamda ameliyat ondan sonra hastalar şanttan kurtarabilmektedir. Ayrıca şant enfeksiyonu gelişen hastalarda enfeksiyon düzelmeden tekrar şant takılamamaktadır. Oysa endoskopik yöntemde enfeksiyon varlığında da bu işlem yapılabilmekte ve bu süre içinde sıvı artışının oluşturacağı olumsuz etkilerden kurtulmak olası olmaktadır.
Endoskopik Yöntem Neden Tercih Edilmelidir?
Endoskopik metot şantın aksine fazlaca fizyolojik bir tedavi yöntemidir. Yani beyinde ve beyin omurilik sıvısının yapısında değişiklik oluşturmaksızın düzgüsel akış sağlanmaktadır. Bu yüzden hidrosefalinin tedavisinde ilk tercih edilecek yöntem olmalıdır.EVT yönteminde şant ameliyatına gore tahribatın azca ve enfeksiyon riskinin çok düşük olması sağlanan avantajlardan en önemlisidir. Şant ameliyatlarından sonra hastaların ortalama %15’i muhtelif nedenlerle yeniden ameliyat olmakta ve bu operasyonlarla şant değişimi gerçekleştirilmektedir. Bu vaziyet enfeksiyon riskini artırmaktadır. Bu anlamda; tekrarlayan ameliyatlara gerek duyulmaması, hastaların ömür boyu şant tüpüne gereksinim duymaması ve şanta göre maliyetinin oldukça düşük olması da endoskopik yöntemin tercih edilmesindeki önemli faktörlerdir.